Hukuk nezdinde tüm haklar ispat için bir delile ihtiyaç duyar. Çünkü ispat, hakkın özü ve insan bedenindeki ruh gibidir. Yargı sisteminde ise hâkim hüküm verirken sadece iddia eden tarafın söylemlerine göre değil, ayrıca bu iddiaları doğrulayacak bir takım maddi delillere ihtiyaç duyar. Bu bağlamda maddi gerçeğe ulaşılması son derece önemlidir. Nitekim özel hukuki muamelelerde ve ceza hukuku alanında şahıslar arasında çekişmeli vakıaların yaşanması her zaman mümkündür. Bu yüzden hak sahibinin hakkına kavuşması ve toplum vicdanın rahatlaması gerçeğin ortaya çıkmasıyla mümkündür. Bu çerçevede olay yerinde adeta sesiz şahitler hükmünde bulunup tespit edilen karîneler hâkime bir yön tayin etmektedir. İslam hukuku adalet anlayışı perspektifinde de hak ispatı için yine karîneler çok büyük bir öneme sahip olup beyyine kavramı içerisinde değerlendirilmiş ve kendileriyle birtakım hükümler verilmiştir
All rights under the law need evidence to prove. Because the essence of the right to proof is almost like the soul in the human body. In the judicial system, the judge needs some material evidence not only according to the claims of the claiming party, but also to confirm this claim. In this context, it is extremely important to reach the material truth. As a matter of fact, it is always possible to experience contentious cases between individuals in private legal transactions and in the field of criminal law. Therefore, it is possible for the rightful owner to get his / her rights and to relax the conscience of the society when the truth is revealed. In this context, the presumption of witnesses at the scene of the incident almost silent and determined determines a direction for the judge. In Islamic law, presumptions are also of great importance for proving rights in the perspective of the understanding of justice, they have been evaluated within the concept of blessings and some provisions have been given with them.