Son dönem mütefekkirlerinden Erol Güngör’e göre toplumsal gelişmeleri anlamada tarih belirgin bir rol oynar. Ona göre tarih, insanların zihinlerinde vazgeçilmez bir yere sahiptir. İnsanların tarihe duydukları ilgi, bugünün sorunlarının çözümlerini tarihte arama arzusu ya da tarihi tamamen bir kenara bırakıp gelecek tasavvuru içinde olmak şeklinde ifade edilebilir. Buna göre dünyanın iyiye gittiğini ya da kötüye gittiğini söylemek de dogmatik bir inançtır. Geçmiş, şu andan geriye doğru insanın ilk yaratılışına kadar geçen zaman değildir. Tarih kitaplarında yazılanlar da değildir. Her insanın hasret duyarken sözünü ettiği geçmiş bu büyük zamanın bir parçasıdır. O, insanın zihninde var olan ‘subjektif geçmiş’ tir. Böylece, bilmediğimiz veya benimsemediğimiz bir tarih bizim için geçmiş olamaz. Tarih milletlerin hayatlarını inceler. Tarihin anlaşılabilmesi için uzun yıllar gerekir. Tarih aidiyet oluşturur. İslam dünyası parlak dönemlerin ardından gelişmeleri okuyamadığı ve kendisine duyduğu özgüven sebebiyle geri kalmaya başladı. Güngör’e göre, milletlerin ortaya çıkışı ve milli devletlerin oluşumu milliyetçilik fikri ile gerçekleşmiştir. Türkler İslam’ı kabul edince medeniyet kurucu bir konuma geldiler. İslamiyet ile Türklük etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz oldu. İslam dünyasının gerilemesi dinden uzaklaşması ile olmadı. Bilakis Osmanlı Devleti’nin gerileme ve çöküş dönemlerinde bile din geniş halk kitleleri nezdinde güçlü bir konuma sahipti. Fetihlerin durakladığı dönemlerde tasavvufun İslamiyet’in yayılmasında etkin bir konuma sahip oldu.
According to Erol Güngör, one of the most recent thinkers, history plays a key role in understanding social developments. To him, history has an indispensable place in our minds. People are interested in history for two reasons. First, they look to it to solve the problems of today. Second, they leave it completely aside to envision the future. Accordingly, it is a dogmatic belief to say that the world has always been good or always been bad. The past is neither the time between today and the first creation of man nor what is written in history books. The past that everyone speaks of with longing is a part of this great time. It is the “subjective past” in our minds. Thus, a history that we do not know or embrace cannot be a “past” for us. History analyses the lives of nations. It takes many years to understand history. History creates belonging. The Islamic world started to lag behind due to its inability to read the developments and its self-confidence after the bright periods. According to Güngör, nationalism led to the emergence of nations and the formation of nation-states. When Turks accepted Islam, they became civilization builders. Islam and Turkishness became as close as two coats of paint. The decline of the Islamic world was not due to its turning away from religion. On the contrary, even during the periods of decline and collapse of the Ottoman Empire, religion had a strong position in the eyes of the masses. When conquests stagnated, Sufism became an active force in the spread of Islam.