Osmanlı Devleti’nin temel askerî unsurlarından biri olan sipahilerin tımar elde edebilmelerinin mutlak yolu, bir tımar tevcîh hükmüne (berâta) sahip olmalarıydı. Tevcîh süreci, genellikle komutan olan bir yetkilinin (duruma göre beylerbeyi, sancak beyi, alaybeyi, dizdar gibi) tımar almaya istekli veya müstahâk bir kişi hakkındaki olumlu görüşlerini içeren kısa bir arzı makama göndermesiyle başlardı. Tımar arzlarının, sancağın alaybeyi tarafından yapılması genel kuraldı. Nitekim bu çalışmada, 1664-1774 arası süreçte Niğde alaybeyleri tarafından huzûra görderilen tımar arz tezkireleri, tımar sisteminin işleyiş prosedürü çerçevesinde ağırklı olarak içerik açısından tahlil edilmektedir. Ayrıca söz konusu tarihler arasında ülke genelinde mevcut sosyo-ekonomik şartların, tımar sisteminin işleyişine, dirliklerin intikaline ve tevcîhlerine etkileri tımar sistemindeki bozulmayla paralel olarak Niğde Sancağı örneğinde arz tezkireleri üzerinden somutlaştırılmaktadır.
The absolute way to become a timar in the Ottoman Empire was to have a timar berat. The allocation process started with a short supply of an affirmative opinion about a person who is usually a commander and who is willing to take on timar. It was the general rule to make timar requests by the commander. As a matter of fact, the timar petitions submitted to the Sultan's office by the Nigde fortress commanders between 1664 and 1774 in this study are analyzed in terms of content within the framework of the procedure of the timar system. In addition, the effects of the socio-economic conditions, the functioning of the timar system, and the transfer and distribution of the dirliks are embodied in the Nigde Sanjak sample on the basis of supply petitions in parallel with the deterioration in the timar system.