Asırlar boyunca insanlığın karanlıkta ilerlemesini mümkün kılan bir araç olarak kullanılan fener, teknik olarak mum ateşinin rüzgâr gibi etkenler nedeniyle sönmesini engellemek üzere ateşin korunmasını sağlayan siperliklerin, zaman içerisindeki değişik versiyonlarını ifade eder. Sokak aydınlatılmasının mümkün olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını gün ışığına göre düzenlemek ve karanlıkla beraber güvenlikli alanları olan evlerine çekilmek durumundaydılar. Osmanlı Devleti’nde geleneksel şehir idarecilerinin, şehri aydınlatmak gibi bir görevleri yoktu. Bu şartlar altında İstanbul’da yatsı namazından sonra fenersiz sokağa çıkmak yasaklanmıştır. XVII. yüzyıldan itibaren gündemde olan gece fenersiz gezme yasağı IV. Murad döneminde şiddetle uygulanmış bir yasaktır. Sonraki iki asırda da devam eden yasak XIX. yüzyılın sonlarına doğru geleneksel şehir idareciliğinde yaşanan değişimler neticesinde esnemiştir. Şehir sokaklarının havagazı ile aydınlatılması ile insanlar fenersiz sokağa çıkabilme özgürlüğüne kavuşmuşlardır. Ancak sokakların aydınlatılmasının mümkün olmadığı dönemlerde kamu güvenliğini temin etmenin tek alternatifi, insanların geceleri dışarı çıkmalarını mümkün mertebe engellemek olmalıydı; gece sokağa çıkanların ise yanlarında fener taşımaları ehemmiyet arz etmekteydi. XIX. yüzyıl itibariyle gece fenersiz sokağa çıkma durumunda nezarete atılma, para cezasına çarptırılma, yabancı uyruklu olanların sınır dışı edilmeleri gibi yaptırımlar söz konusu olmuştur. Çalışma bütün bu detaylar özelinde şekillenmiştir. Konu ile alakalı literatür taraması yapılmış, ilgili arşiv vesikaları ve İstanbul kadı sicillerinden istifade edinilmiştir. Elde edilen veriler ışığında çalışmada fener taşıma zorunluluğu, fener taşınmaması durumunda alınabilecek cezalar, fener taşıma kültürü, İstanbul sokaklarının aydınlatılma süreci ve bundan sonra fener taşımanın zorunluluk statüsünden çıkması gibi mevzular üzerinde durulmuştur.
Lantern, which has been used for centuries as a tool that enables humanity to progress in the dark, technically refers to different versions of the visors over time that protect the candle fire from extinguishing due to factors such as wind. In times when it was not possible to illuminate the streets, people had to organize their lives according to daylight and retreat to their homes, which were their safe areas, in the dark. In the Ottoman Empire, traditional city administrators did not have a duty to enlighten the city. Under these conditions, it is forbidden to go out without a flashlight after the night prayer in Istanbul. The ban on walking without a flashlight at night, which has been on the agenda since the 17th century, it is a ban that was strictly enforced during the reign of Murad IV. This ban, which continued for the next two centuries, seems to have been relaxed as a result of the changes in traditional city administration towards the end of the 19th century. As a result of the illumination of city streets with gas, people gained the freedom to go out without flashlights. However, in periods when it was not possible to illuminate the streets, the only alternative to ensure puplic safety should have been to prevent people from going out at night as much as possible; however, it was important for those who went out at night to carry a flashlight with them. As of the 19th century, sanctions such as detention, fines, and deportation of foreign nationals were mentioned in case of going out at night without flashlight. The study was shaped specifically around all these details. A literature review was conducted on the subject, and relevant archive documents and Istanbul kadi registries were used. In the light of the data obtained, the study focused on issues such as the obligation to carry a lantern, the penalties that can be imposed in case of not carring a lantern, the culture of carring lanterns, the process of illuminating the streets of Istanbul, and the fact that carrying a lantern will no longer be a necessity.