Gelişmekte olan ülkeler modernleşebilmek, kapitalizme evrilmek ve yapısal olarak değişebilmek için kalkınma paradigmaları arasında en uygun olanı seçmek zorunda kalmaktadırlar. 1950’lerden 1980’li yılların başlarına kadar gelişmekte olan ülkelerde içe dönük olan ithal ikameci sanayileşme stratejisini savunan Yapısalcı paradigma etkili olmuştur. 1980’lerin başlarından itibaren günümüze kadar uzanan dönemde ise ihracata dayalı büyümeye modeline dayalı olan Neoliberal görüşler geçerlilik kazanmıştır. 1980’lerin başlarından itibaren kalkınma literatüründe yer alan birçok araştırmacı dışa açık serbest piyasa ekonomisinin, iktisadi kurumların ve demokrasinin ekonomik performans üzerindeki etkilerini araştırmaktadır. Batılı ülkelerin ekonomik başarısı iyi bir kurumsal yapıyla birlikte liberal demokrasiyi oluşturmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise iyi olmayan iktisadi/siyasi kurumsal yapı ve demokrasi açıklarından dolayı zayıf bir ekonomik performans gerçekleşmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde iktisadi ve siyasi kurumların seçimi, dışa açıklığın ve ekonomik serbestleşmenin akıllıca yönetilmesi için evrensel bir formül bulunmamaktadır. Küreselleşmeyi akıllıca yönetebilen gelişmekte olan ülkelerin kalkınmada ve büyümede daha başarılı oldukları görülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’de 1930’larda oluşturulan devletçi sanayileşme modeli (karma ekonomi) 24 Ocak 1980 Kararlarına kadar uygulanmıştır. 1980’lerin başlarından itibaren Türkiye Neoliberal politikaların yaslandığı Neoklasik iktisat teorisiyle ekonomik ve sosyal olarak modernleşmeye çalışmaktadır. Bu çalışmada, kurumlar, dışa açık piyasa ekonomisi ve demokrasi ile ekonomik performans arasındaki ilişki Türk toplumu perspektifinden aydınlatılmaya çalışılmaktadır.
Developing countries are forced to choose the most suitable development paradigm in order to modernise, evolve to capitalism and structurally change. Between 1950s and 1980s Structuralist paradigm and Import Substitution Industrialization (ISI) strategies were applied in developing countries. However since the begining of 1980s Export Led Growth (ELG) model and Neoliberal views are popular in the developing world. Since 1980s many social researchers try to investigate the influences of free market economy, economic institutions and democracy on economic performance. The studies reveal that the institutional capital of a country affects the economic performance and development level of the country. Western liberal countries economic sucesss is achieved by constructing a good institutional environment and liberal democracy. Developing countries can not realize a high economic performance and a high quality development due to bad economic institutions and democratic deficits occuring in their countries. However, there is no universal formula for developing countries to choose good economic/political institutions and manage their open economies. Developing countries who can manage globalization policies wisely are sucessful to achieve development and high growth rates. Within this regard, etatist industrialization in Turkey, which had started during 1930s, ended with January 24 1980 economic measures. Since the beginning of 1980s, Turkey is trying to modernize with Neoliberalism that is, Neoclassical economics. In this study, the relationship between institutions, open economy, democracy and economic performance are tried to be explained by using the approach of economic sociology.