Carl Rogers’ın İnsancıl Yaklaşımı: Danışan-Merkezli Yaklaşım ve Neden Bir Devrim Niteliğinde Olduğu

Author :  

Year-Number: 2025-47
Publication Date: 2025-12-16 23:03:06.0
Language : Türkçe
Subject : Psikoloji
Number of pages: 41-56
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Bu çalışmada Rogers’in insancıl felsefeye temelli Danışan Merkezli (Client-Centered) terapi yaklaşımının ilgili literatür bilgileri yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Geleneksel derleme yöntemi bu amaçla uyumlu olduğu için “geleneksel derleme” metodu kullanılarak çalışma gerşekleştirilmiştir. Rogers’ın insancıl yaklaşımı geleneksel yaklaşımların tersine terapisti değil, danışanı merkeze koyması gibi önemli farklılıkların altı çizilerek teori çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Rogers’ın kendi yaklaşımını tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunmamış olduğu dikkat çekmekte ve Rogers’in amaçladığı hedeflerin altını çizmektedir. Neden devrim niteliğinde bir yaklaşım olarak kabul edilebileceği ve neden Rogers’ın kendisi tarafından tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunulmadığı gibi konu başlıkları ilgili literatür aracılığıyla incelenerek, değerlendirilmiştir. Yanısıra, Rogers’in Teorisi, geçmiş olduğu çeşitli aşamalar ve insan doğasına dair kavramsallaştırmaları gibi çeşitli açılardan -ve sadece sözü edilen bu başlıklarla sınırlı kalmayarak- incelenerek, değerlendirilmiştir. Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında terapist “her şeyi bilen kişi” değildir. Rogers’a göre danışanda önemli değişikliklerin gerçekleşmesinin mümkün olabilmesi için terapistin yargılamayan, sahici, otantik bir anlayış sunabilmeli ve danışan da süreci bu biçimde deneyimleyebilmelidir. İlgili literatür incelendiğinde Rogers’ın yaklaşımında önemini vurguladığı terapotik bağ, empati, danışanın koşulsuz/yargılamaksızın kabulü, danışanın kendini ifade edebilmesini yüreklendirme gibi çeşitli faktörlerin günümüzde birçok psikoterapist tarafından yaygın biçimde uygulanan teknikler oldukları gözlenmektedir. Dolayısıyla Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında önemle altını çizdiği terapötik ilişkiye dair gereklililerin, aslında kendini Rogeryen olarak tanımlamayan terapistler tarafından da benimsenmiş oldukları söylenebilir.

Bu çalışmada Rogers’in insancıl felsefeye temelli Danışan Merkezli (Client-Centered) terapi yaklaşımının ilgili literatür bilgileri yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Geleneksel derleme yöntemi bu amaçla uyumlu olduğu için “geleneksel derleme” metodu kullanılarak çalışma gerşekleştirilmiştir. Rogers’ın insancıl yaklaşımı geleneksel yaklaşımların tersine terapisti değil, danışanı merkeze koyması gibi önemli farklılıkların altı çizilerek teori çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Rogers’ın kendi yaklaşımını tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunmamış olduğu dikkat çekmekte ve Rogers’in amaçladığı hedeflerin altını çizmektedir. Neden devrim niteliğinde bir yaklaşım olarak kabul edilebileceği ve neden Rogers’ın kendisi tarafından tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunulmadığı gibi konu başlıkları ilgili literatür aracılığıyla incelenerek, değerlendirilmiştir. Yanısıra, Rogers’in Teorisi, geçmiş olduğu çeşitli aşamalar ve insan doğasına dair kavramsallaştırmaları gibi çeşitli açılardan -ve sadece sözü edilen bu başlıklarla sınırlı kalmayarak- incelenerek, değerlendirilmiştir. Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında terapist “her şeyi bilen kişi” değildir. Rogers’a göre danışanda önemli değişikliklerin gerçekleşmesinin mümkün olabilmesi için terapistin yargılamayan, sahici, otantik bir anlayış sunabilmeli ve danışan da süreci bu biçimde deneyimleyebilmelidir. İlgili literatür incelendiğinde Rogers’ın yaklaşımında önemini vurguladığı terapotik bağ, empati, danışanın koşulsuz/yargılamaksızın kabulü, danışanın kendini ifade edebilmesini yüreklendirme gibi çeşitli faktörlerin günümüzde birçok psikoterapist tarafından yaygın biçimde uygulanan teknikler oldukları gözlenmektedir. Dolayısıyla Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında önemle altını çizdiği terapötik ilişkiye dair gereklililerin, aslında kendini Rogeryen olarak tanımlamayan terapistler tarafından da benimsenmiş oldukları söylenebilir.

Bu çalışmada Rogers’in insancıl felsefeye temelli Danışan Merkezli (Client-Centered) terapi yaklaşımının ilgili literatür bilgileri yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Geleneksel derleme yöntemi bu amaçla uyumlu olduğu için “geleneksel derleme” metodu kullanılarak çalışma gerşekleştirilmiştir. Rogers’ın insancıl yaklaşımı geleneksel yaklaşımların tersine terapisti değil, danışanı merkeze koyması gibi önemli farklılıkların altı çizilerek teori çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Rogers’ın kendi yaklaşımını tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunmamış olduğu dikkat çekmekte ve Rogers’in amaçladığı hedeflerin altını çizmektedir. Neden devrim niteliğinde bir yaklaşım olarak kabul edilebileceği ve neden Rogers’ın kendisi tarafından tamamlanmış ve sabitlenmiş bir teori olarak sunulmadığı gibi konu başlıkları ilgili literatür aracılığıyla incelenerek, değerlendirilmiştir. Yanısıra, Rogers’in Teorisi, geçmiş olduğu çeşitli aşamalar ve insan doğasına dair kavramsallaştırmaları gibi çeşitli açılardan -ve sadece sözü edilen bu başlıklarla sınırlı kalmayarak- incelenerek, değerlendirilmiştir. Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında terapist “her şeyi bilen kişi” değildir. Rogers’a göre danışanda önemli değişikliklerin gerçekleşmesinin mümkün olabilmesi için terapistin yargılamayan, sahici, otantik bir anlayış sunabilmeli ve danışan da süreci bu biçimde deneyimleyebilmelidir. İlgili literatür incelendiğinde Rogers’ın yaklaşımında önemini vurguladığı terapotik bağ, empati, danışanın koşulsuz/yargılamaksızın kabulü, danışanın kendini ifade edebilmesini yüreklendirme gibi çeşitli faktörlerin günümüzde birçok psikoterapist tarafından yaygın biçimde uygulanan teknikler oldukları gözlenmektedir. Dolayısıyla Rogers’ın psikoterapi yaklaşımında önemle altını çizdiği terapötik ilişkiye dair gereklililerin, aslında kendini Rogeryen olarak tanımlamayan terapistler tarafından da benimsenmiş oldukları söylenebilir.

Keywords

Abstract

In this study, the examination of the Rogers’ Client-Centered Therapy approach that is based upon humanistic philosophy is targeted. Since “Traditional Review” is in accordance with the aim of the study, the “Traditional Review” method has been used. Important differences as contrary to traditional approaches its emphasis regarding putting client -not the therapist- at the center of the therapy are highlighted and theory handled from various angles. It is draw attention why Rogers did not present his theory as a completed theory is draw attention and highlightes his targets. The topics as the reasons why it can be accepted as a revolutionary approach and why Rogers did not present it as a completed theory have been examined and evaluated via related literature. Besides, -and not restricted to only the following mentioned topics- Rogers’ Theory is examined and evaluated via various angles as the different phases it has passed, and its conceptualizations regarding human nature. In Rogers’ psychotherapy approach the therapist is not the person “who knows everything”.  According to Rogers ın order to be able to see important changes in the client therapist must have ability to present non-judgmental, genuine and authentic understanding and the client must be able to experience the process in this way.  When related literature has been examined, it is observed that the various factors, which was emphasized by Rogers as therapeutic alliance, empathy, unconditional/nonjudgmental acceptance of the client, encoureging clients to be able to express themselves, are widely used techniques among psychotherapists. Therefore, it can be said that the requirements regarding therapeutic relationship that was highligthed in the Rogers’ psychotherapy approach, in fact are embraced by many therapists who does not define themselves as Rogerian.

Keywords


                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics